Sakız’ın günümüze en sağlam biçimde ulaşmış İslam yapısı olan Mecidiye Camii 110.Halife ve 31.Osmanlı sultanı Abd-ül Mecid’in adını taşır. 1839 yılında Tanzimat Fermanı’nı ilan eden ve sonrasında Tanzimat’ın uygulanmasında karşılaşılan güçlükleri yerinde görmek amacıyla 1844 yılında çıktığı yurt gezisinde Abdülmecid İzmit, Mudanya, Bursa, Gelibolu, Çanakkale, Limni, Midilli yanı sıra Sakız’ı da ziyaret etmiştir.
Bu ziyaret esnasında kale dışında bir camiinin bulunmaması Abdülmecid’in dikkatini çekmiş ve bunun üzerine Sultan banisi olduğu Mecidiye Camii’nin inşa edilmesini emretmiştir. 1846 yılının ilk aylarında temeli atılan ve 1849 yılında ibadete açılan caminin girişinde bulunan kitabe şöyledir: ‘Hanedanlar hanı, haşmetli Abdülmecid Han,cömert,Allah’ın Halifesi, bu arada bundan başka ibadethane olmadığından sahilin kenarına bu ibadethaneyi inşa ettirdi. İnananlar geldi. Sakız Adası bu ibadethaneyle şanlı ününe erdi. Allah’ım hanedanlığın zaferlerini iki cihanda da sürdür. Duvarda bu yazıyı Ziver Adası’ndaki bu görkemli ibadethaneyi inşa ettirdi.1262 (1846)
19.yy.ın sonlarında inşa edilen yapı Frangomahalla diye bilinen semtte yer almaktadır. Bir dönem Müslüman nüfusun yaşadığı bu semtin ismi Osmanlıca ‘Frenk Mahallesi’ manasına gelmektedir. Osmaniye Camii günümüze kadar gelmeyi başarmış Sakız Adası camileri içinde en küçük harime sahip olanıdır. Günümüzde yapının kalın ve güdük bedenli minaresi hala ayaktadır. Minare kare kesitli yüksek bir kürsü üstünde 2 renkli taş bloklarla almaşık düzende inşa edilmiştir. Caminin kuzey cephesindeki giriş kapısındaki kitabeye göre caminin inşa tarihi 1892 yılıdır. Feizi tarafından yazılmış olan kitabe metni şöyledir : ‘Yüce merhametlinin yeryüzündeki gölgesi, haşmetli sultanlar sultanı, Osmanlı Ulusu’na güzellik katan… İmparatorluk’un ali-cenabı bu kutsal, ibadethaneyi bahşetti…’Allah büyüktür’ bunu Feizi yazdı… Ne kadar güzel da güzel oldu ‘Osmaniye’ 1309 (1892)
Osmaniye Camii, Sakız Adası merkezinde yer alan diğer Mecidiye ve Bayraklı Camii gibi Neoklasik tarzda inşa edilmiştir. Yapı ustalarının yerli Rum halkından olduğu yapı cephesinde ve yapı içlerinde kullanılan süsleme öğelerinin klasik karakterinden anlaşılmaktadır. Bilhassa camilerin giriş cephelerinde kullanılan lomboz tipi pencereler, dar ve dişli saçaklar, kapı ve pencere etrafında kullanılan renkli taşlar Sakız camilerinin genel karakteridir.
Müslüman ve Yahudi halkın yoğun biçimde yaşadığı kale içinde 20.yy.ın başlarında inşa edilen cami, Sakız Adası merkez camileri içerisinde en tahrip olmuş yapıdır. Bayraklı Camii’nin minaresi zaman içinde yıkılmış ve yerine bir daha yenisi yapılmamıştır.
Kale içindeki Türk Mezarlığı’nın hemen yakınında yer alan camii 1881 Sakız depreminde yıkılan Katolik kilisesinin arsasına inşa edilmiştir. Günümüzde harap ve kullanılamaz durumda olan yapının etrafında geniş saçakları ve ahşap cumbaları ile dikkat çeken çok sayıda Müslüman evleri bulunmaktadır. Caminin giriş cephesinde yer alan 1901 tarihli ve Sultan Abdulhamid tuğralı kitabede, yapının depremde yaşamını yitirenlerin anısına inşa edildiği yazılıdır.
Adadaki Müslüman nüfusun ileri gelenlerinden Mehmet Melek Paşa tarafından 1768 yılında yaptırılan çeşme, Dimotikos Kipos (Halk Bahçesi) ‘un hemen karşısında yer almaktadır. Günümüzde ana cadde ile tali caddenin ortasında yer alan çeşmenin üzerinde 18.yy.la tarihlenen çok sayıda Osmanlıca metin mevcuttur.
Bu metinlerden birinde Mehmet Melek Paşa’nın çeşmeyi memleketinin ve halkının hayrına yaptırdığı yazılıdır. Geniş saçaklı ve kare planlı çeşme bu özelliği ile İstanbul’daki Sultanahmet ve Tophane Çeşme’lerini andırır. Ne var ki payitahttan kilometrelerce uzakta Sakız Adası’nda yapılan bu çeşme İstanbul’daki diğer saraylı örnekleri kadar şanslı değildir. Günümüzde suyu akmayan çeşmenin yazıt ve süslemeleri de tahrip olmuştur.
Bir dönem Osmanlı donanmasının Azam-ı Derya’sı olarak görev yapan ‘kasap’ lakaplı Kara Ali Paşa’nın da kabrinin bulunduğu bu mezarlık Sakız Kalesi’nin içinde yer almaktadır.
1822 yılından 1890 yılına dek yaşamını kaybetmiş Türk ileri gelenlerinin kabirlerine ev sahipliği yapan bu mezarlık kale içindeki küçük meydanın hemen yanındadır. Barok üslubundaki mezar taşları ve lahitlerden oluşan mezarlıkta ilk dikkati çeken Kara Ali Paşa’nın çift sütunlu anıtsal lahitidir. Genellikle 19.yy.ın ikinci yarısına ait şahideler ( sikkeli mezar taşları ), hatai, goncagül, karanfil ve meyve örgeleri ile bezelidir.